Yazmamış olduğum, neredeyse 2 ayı özetlemeye mi çalışsam, yoksa "çalaklavye" mi yazsam...
Geçtiğimiz Perşembe gününe kadar (7 haftacık) Hülya'da kaldım hep, 2-3 kere babama gittim, 2 kere de Bülentler'e galiba. İyice benimsemiştim artık "evim"i ve "ev arkadaşım"ı. ((: Hülya'nın ev arkadaşı uzun zaman aradan sonra İstanbul'a gelince bu durum son buldu şimdilik. Elimden geldiğince yemek yaptığım, hemen hemen her akşam (ve bazen de gündüz) bi plan programımın olduğu, 5-6 kere Kadıköy Buddha'ya gidip artık orada çalan bütün grupları tanıdığım bir zaman dilimi geçti. İstanbul'a gelen ve zaten İstanbul'da olan Jam tayfası, TEGV'den arkadaşlar, daha eski arkadaşlar, yeni tanıştığım arkadaşlar, birkaç atölye-söyleşi, 14-24 Şubat arası !F Film Festivali, müzik çalışmaları, falan derken çok çok tempolu geçiyor. İstanbul'da yavaşlamak çok zor gerçekten, en azından benim için. Son 1 haftadır da o evden o eve taşınarak yaşıyorum. Ama şikayetçi değilim. ((:
Keyfim epey yerinde; özgürlüğün tadını çıkarıyorum. 1-2 haftadır tekrar okumaya başladım; önce başka bir dünyayı kurabilmemiz için bize yol göstermeye çalışan "Bolo Bolo"'yu (http://www.kaosyayinlari.com/kitaplar/bolo_bolo.html) okudum, şimdi de Charles Eisenstein'ın "Kutsal Ekonomi"'si (http://www.okuyanus.com.tr/kitap/kutsal-ekonomi/) elimde. Bunları okudukça iyice kontrolden çıkıyorum sanki. ((: Ama şikayetçi değilim. Zaten içimde var olan veya yeni yeni çıkan fikirlerimi ve heyecanımı güçlendiriyorlar, ufkumu açıyorlar.
Diğer blogda yazdığım son 2-3 yazı o kadar güzel tepkiler aldı ki, gitgide daha da heyecanlanıyorum. (http://icimdensohbetler.blogspot.com/)
En geç Mart başında İstanbul'dan çıkıyorum gibi görünüyor. Muhtemelen önce Yeniköy'e gidip bir süre kalıp, sonra Dalyan'a, sonra Kemer'de Flora Akdeniz Bahçesi'ne (TaTuTa çiftliği), Antalya'ya, -muhtemelen- gitmişken Alanya'ya, -belki arada İzmir'e-, -yine bi ara Eskişehir'e- falan gitmek istediğim bir dönem. Nisan'da bir ara İstanbul'a gelmem gerekecek, pek güzel bir vesileyle, bunu ilerleyen zamanlarda paylaşırım. Ayrıca İstanbul Film Festivali de Nisan'da oluyordu, değil mi ((: Bunlara ek olarak, Nisan ya da Mayıs ayında Likya Yolu'nu baştan sona yürüyesim var. Buna 1 ay ayıracak birini bulursam mutlaka yapacağım, bulamazsam belki yalnız da yaparım, emin değilim.
Şimdilik durumlar böyle işte... Arayı bu kadar açmadan yazarım sanırım.
Yolun açık olsun Emre! :)
YanıtlaSilTeşekkürler!! ((:
YanıtlaSil