'göçebe günler' dolu dizgin devam etmekte; azıcık özet geçeyim mi?
Şimdi-burada ile başlamak gerekirse... Dalyan'ın Çandır köyünde, Begüm'ün evinde, verandadayım(z). Hava çok güzel, yani üstümde tişört falan yok, öyle oturabiliyorum mesela. Sabah kahvaltısından sonra iki kişiyi daha uğurladık (aşağıda bahsedicem); kalan 5 kişinin üçü yürüyüşe gittiler. Burcu'yle ben de evde takılıyoruz işte. Bir şeyler okuma, yazma halleri. Burcu şimdi içeriyi süpürmeye gitti; sonra ben de verandayı süpüreceğim, çok pislendi valla.
Immmm... Birkaç yazı önce bahsettiğim bir toplaşmayı gerçekleştirdik burada, Cuma-Pazar arası. Topluluk halinde yaşamak isteyen bir grup insan bu konuyu konuştuk. Hayallerimizi, nasıl bir dünya, nasıl bir topluluk içinde yaşamak istediğimizi paylaştık. Kocaman bir çemberdik, ara ara sayımız artıp eksildi ama 17-18 kişi civarındaydık. Bundan fazlası da vardı gelmek isteyen ama gelemeyen... Harika, değil mi? Kalpten konuştuğumuz ve dinlediğimiz, 'ben dili'nden taviz vermemeye çalıştığımız çok güzel bir 3 gündü işte. Çok şey konuşuldu elbette, ama üç aşağı beş yukarı ortaklaşmış hayallerimiz olduğunu gördük ve bu çok iyi geldi. Doğada, bir topluluk içinde, üreterek, paylaşarak, gülerek, yiyip içerek, mutlu olarak, 'iyi' olarak yaşama hayalimiz ortaktı. Orman ve deniz ya(kı)nında olma isteğinde buluştuk. Ve bunları böyle bir toplulukla sınırlamamak, kapının herkese açık olması, başkalarına ilham olmak, daha güzel bir dünya için yapabildiğimizin en iyisini yapmak... Falan işte...
Önümüzdeki süreçte İstanbul, İzmir gibi yerlerde yeni buluşmalar ve Bahar aylarında belki de daha uzunca bir kamp gibi bi'şey yapmaya niyet ettik... Elbette ki katılımın herkese açık olduğu, büyüyen toplaşmalar... Daha fazla paylaşılan hayal, paylaştıkça ve ortaklaştıkça gerçek olmalarının hiç de 'hayal' olmadıklarını fark etmeler... Çok güzel olacak yahu!
Immm başka... Buradan önce, Likya yolu yürüyüşü sonrası Alanya'daydım 10 gün kadar. Yine pek güzel geçti her zamanki gibi. Bu 10 gün içinde birkaç yazı yazdım ve herhalde en önemlisi, dostları bana destek olmaya davet ettiğim şu yazıydı. Çok ama çok güzel gitmekte, onunla ilgili gelişmeleri ve halet-i ruhiyemi paylaşmaya içimden sohbetler'de devam edeceğim zaten.
Sonra Günhan'ın çağrısı üzerine atladım İzmir'e gittim. Urla'da çok güzel 2 gün geçirdik. jamily'den Ebru, Janset, Asil ve Argın da vardı. Bu arada otostopla gittim ama en sıkıntılı otostopumdu galiba. Alanya çıkışında, daha en başta 1,5 saat boyunca kimsecikler almadı beni ve çok umut kırıcıydı. Sonra Antalya'ya 3-4 araç değiştirerek zar zor gidebildim, ama sonra yavaştan artan bir şans ivmesiyle birlikte hızlandım. Yine de çok zordu, yolda kalacak gibiydim hatta. Ama hava kararmasına yakın Denizli'den İzmir'e giden bir araç bulmamla, hikaye mutlu sonla bitti!
Ha bir de 4 top çevirmeye başladım. Henüz süper ötesi yapamıyorum ama az kaldı.
Çok keyifliydi ve hiç yetmedi. Ama oradan Bodrum'a geçtim ki! Babam, kardeşim ve Seyhan Abla'yla birkaç gün geçirdik. Onlarla tatil gibi bi'şeyler yapmayalı 15 yıl falan olmuştu. Güzel de oldu! Mangallar, rakılar, balıklar, mezeler havada uçuşuyordu. Oyyy!
İşte zaten sonra da Dalyan'a geldim ve bahsettiğim toplantıyı gerçekleştirdik. Pazar akşamı itibariyle bitti toplantı ama ben birkaç gün daha buradayım. Bu hafta Cuma-Pazar arası Jam 2013 buluşması var, onun için yarın ya da Perşembe günü İstanbul'a gidecektim aslında ve pek de heyecanlıy(d)ım ama birkaç gündür beni bir şey tutuyor sanki. Ben de biletimi almadım bu durumda (otostop için zaten hiç enerjim yok) ve kendimi dinliyorum. İlk işaret geldiğinde biletimi alacağım veya İstanbul yerine nereye gideceğimi, ne yapacağımı kararlaştıracağım.
Sonrası için de süper bir teklif geldi bir dosttan, muhtemelen icabet edeceğim; paylaşırım ileride. Zaten bu süper tekliflerin ardı arkası kesilmiyor, o da ayrı ya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder