Koray'ımın evinden sesleniyorum. Şimdi uyandı ve 'Bloguna mı yazıyorsun?' diye sordu; yazmıyordum ama aklıma kaçırdı ve kısacık yazayım, istedim.
Dün güzel bir gündü. Öğlene doğru ODTÜ'de Esra'cımla buluştuk. Ben karnımı doyurdum; sonra ormanda yürüyüş yaptık, çimlerde oturduk... Esra bana biraz...
Şu anda kucağımda Koraylar'ın kedisi var, zor yazıyorum. Adı Şıllık!
Esra bana biraz yoga yaptırdı ama zemin kötüydü. Daha merkezi ve zemini güzel bir yerlerde yapmaya karar verdik; zaten bir süredir gök gürültüsü bizi uyarıyordu ama oralı olmamıştık. Keşke olsaydık...
Tam kalkmaya karar vermişken öyle bir yağmur bastırdı ki neye uğradığımızı şaşırdık. Önce keyifliydi ama tişört üstüme yapışınca ve donuma kadar ıslanınca, bir de üstüne ayağım kayıp düşünce ve üstüm başım da çamur içinde kalınca keyif kat sayısı azaldı. Gerçi bir yandan da eğleniyorduk...
Sonra Esralar'ın evine gittik; Deniz'in (kocası) şort ve tişörtlerinden bi'şeyler giydim ve biraz rahata erdim. Yemek yedik sonra. Bir yandan da Anadolu Jam 2013 ekibi olarak Skype toplantımızı gerçekleştirdik. (Yeri gelmişken, 2013 başvuruları başladı; ayrıntılı bilgiye, davetiyeye ve başvuru formuna www.anadolujam.com adresinden ulaşabilirsiniz.)
Toplantı sonrası Koray beni aldı; yemek yedik, ikişer bira içtik, bol da muhabbet. Sonra eve geldik, çay may...
Bugün öğlen 2'de Ankara'dan Antalya'ya otobüse biniyorum. Akşam, orada olacak olan Bülent'le buluşup Flora'ya geçeceğiz. O 2 gün sonra dönecek; ben, daha önce yazdığım gibi bir süre oralardayım. Oradaki hayatı daha fazla deneyimleyeceğim. Epey heyecanlı ve meraklıyım, neler yaşayacağıma ve neler hissedeceğime dair. Zihnime bakarsak bazı soru işaretlerinden, zaman zaman endişelerden de bahsediyor; ama neyse ki bakmıyorum, gerek de yok ki... Yaşayıp göreceğim; huzurla gidiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder