10 Mayıs 2013 Cuma

Eskişehir + Ankara

Tam şu anda saat 01:47; çok yorgun hissediyorum, gözlerim kapanıyor ama yazmadan yatmak istemiyorum.

Dün, akşamüstüne kadar evde Etkin'le (kardeşim) takıldım. Biraz nefes aldım ama yetmedi de... Sonra akşam üstü babaanne, akşam evde yemek, sonrasında da hala ziyareti ile geçti. Yemek öncesinde elektrik kesildi ve mum ışığında yedik yemeğimizi; pek de güzel oldu.

Bugün yine yola düşme zamanıydı. Sabah çantamı toparlayıp bi'şeyler yedikten sonra, metro + otobüsle Kestel'e kadar çıktım. Oradaki yol yapım çalışmaları benim için iyi oldu, trafik yavaşlıyordu çünkü. Kısa bir bekleyişten sonra İnegöl'e kadar giden (yaklaşık 30 km) bir araca bindim. Adamla pek iyi anlaştık. Diyarbakır'lıymış ve birkaç yıl öncesine kadar da orada yaşamış, bölgeyi iyi bilen biriydi; barış sürecinden falan konuştuk çokça. Ben uzun süredir haberleri takip etmediğimden, o konuştu, ben dinledim daha doğrusu.  Ama keyifliydi.

Sonra İnegöl'de efsanevi bir kamyoncu aldı beni aracına. Adam gerçekten acayipti; atıp tutanlara çok rastlıyorum ama böylesine epeydir rastlamamıştım. Özellikle kadınlar konusuna gelince mangalda kül bırakmıyor adamlar, çok komik. Mesela bugünkü abi de, gençliğinde (gerçi şimdi de daha 40 yaşında), ona selam veren hiçbir 'bayan'ı 'affetmediğini' söyledi. "Helal olsun abime!" demedim ama işte mecburen kafa sallıyorsun. Ayrıca daha önce arabaya aldığı birkaç otostopçu ile uzayıp giden dostluğundan, bir kere evlendiğinden ve bir daha asla evlenmeyeceğinden, aynı kişiyle 1 haftadan fazla sürerse sıkıldığından falan bahsetti. Yok efendim sanal okey oynarken tanıştığı kadın ertesi sabah Bursa'ya gelmiş onun için falan... Daha neler... Bu arada web sitesi falan var, chat yapılan. Hatta 4 tane hackerımtrak adam bile çalıştırıyormuş; sürekli birilerinin sitelerine saldırıyorlar, ele geçiriyorlar, falan. Hatta bugün de bir olay vardı, benim yanımda konuştu adamlarla, çok heyecanlıydı... İlginç işte ama bir şekilde vardım Eskişehir'e.

Ha bu arada, bu abi de küpeme karıştı yahu. "Yanlış anlama ama siz gençlere çok kızıyorum." diye girdi lafa. Uzun saçlı veya küpeli erkeklerden, arkadan baksa erkek mi, kadın mı anlamadığından dem vurdu. Bu sefer kahramanca karşı koydum ama bir şey değiştirebildiğimi sanmam. (:

Eskişehir'de Elif'le görüştük ama hiç yetmedi. Toplam 2 saatten biraz fazla takıldık herhalde. Bi'şeyler yemece, kahve falan içmece, Apo'yla tanışmaca...

Sonra aynı tramvayla, öğlen kamyoncunun beni bıraktığı yere gittim ama saat neredeyse 6 olmuştu ve pek uygun bir yer değildi. Bir süre sonra, tam da umutlarım azalacak gibiyken, beni birkaç km ötede daha uygun bir yere atacak olan biri durdu. Götürdüğü yer otostop için gerçekten çok uygundu ama içimde bi' inançsızlık vardı ve gerçekten de kimse durmadı. 'Keşke hızlı trenle gitseydim' diye düşünceler başlayacak gibiyken, şansımı çok zorlamadan Ankara'ya giden bir otobüsü durdurdum ve onunla geldim. Koray'ım beni Ümitköy Köprüsü'nden alacaktı ama uyuyakaldığı için, bir miktar bekledim ((: Sonra Merve ve Eyüp'ün evine geldik; yemece, içmece, bol muhabbet, görüşülmeyen zamanlarda olan biten gelişmeleri paylaşmaca, yine yetmemece... Sonra duş-muş derken, saat an itibariyle 02:09'a geldi.

Artık yatsam iyi olacak. Bugün kendimi bi' ara bayağı kötü hissettim ama o haller geçti hızlıca. Şimdi fena değilim. Yarın da Esra'cımla görüşeceğim, ne mutlu ki. Sonra muhtemelen akşam tekrar Koray'ı görüp, yarın gece ya da Cumartesi sabahı Flora'ya doğru yola çıkarım, sanıyorum.

E haydi o zaman...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder