Yazı aralığım sıklaştı sanki ama sanırım kısa tutacağım.
Cihangir'de Ömürden'deyim şu anda, kahvaltıda -maşallah- 2 tane simide bana mısın demedikten sonra internette takılıyor, bugünün ve önümüzdeki günlerin plan-programını yapmaya çalışıyorum.
Zaten az kalacak olmama ve muhtemelen haftaya Salı falan İzmir'e dönecek olmama, bu arada halletmem gereken birkaç "iş"im (tahlil, doktor, bir yayıneviyle görüşme, bir canlı yayın) olmasına ve hafta sonumu tamamen bağlayan bir eğitime katılacak olmama rağmen bi'sürü kişiye haber saldım görüşmek istediğime dair, dağıtıverdim mavi boncukları. Bakalım nasıl kalkacağım altından...
Cumartesi günü ben yazıyı yazdıktan birkaç dakika sonra Emin aradı ve akşam onunla takılmaya karar verdik. Kavacık'ta onun evinde yemek yedikten sonra çok güzel paylaşımlı bi 5 saat falan geçirdik. Hiç durmadan sohbet ettiğimiz saatlerden sonra yattığımızda saat üçü bulmuştu. Ertesi gün (dün) kocaman bir kahvaltı sonrası Hrant'ın anması için evden çıktık ama beşinci dakikada lastiğin patladığını fark edip bir benzinciye çektik arabayı. O günlük idare eder belki diye hava bastık falan ama işe yaramadı. O sırada yanımıza yanaşan bir arkadaş duruma bakıp lastiği değiştirmeden olmayacağını söyledi. Lastik değiştirmeyi bilmediğimizi duyunca şaşırdı ve ufaktan bi' güldü ama sonra işe el attı ve 5-6 dakika içinde yedek lastiği taktık beraber. Daha doğrusu o taktı, biz seyrettik. Ha bu arada ne kolay işmiş hakikaten. Sonra karşıya geçtik ve anmaya yetiştik. Bir saat kadar takıldıktan sonra bizim üçlünün son parçası Deniz'i de bulduk ve Taksim'de bir yerlerde birkaç saat oturduk ve muhabbet ettik.
Sonra Cihangir'e, hasta olduğunu öğrendiğim Ömürden'e geldim. Hastaydı ve tam da hasta birinin yapması gerektiği gibi güzel (!) besleniyordu, fırına bir tane pizza atmıştı. Onu yedi gerçi ama ben de duruma el koydum azıcık. Dışarı çıktım, mercimek, sebze, meyve falan aldım. Eve geldikten sonra bir yandan mercimek çorbası yaptım, bir yandan zencefilli, limonlu, karabiberli bi' içecek hazırladım kendüsüne (bu arada hayatımda ilk kez zencefil aldım ve kullandım), diğer yandan da buharda brokoli pişirdim ve zeytinyağlı, sarımsaklı, limonlu sos yaptım. Yemeğimizi yedik, sonra Kutsal geldi. Epeydir çok şey paylaşamadığım ama pek sevdiğim eski ev arkadaşım, dans hocam falan olur kendisi. Bayağı bi' eğlendik, gülüştük üçümüz. Sonra Kutsal'ın şahane teklifiyle ikimiz çıktık ve bilardo (tabii ki üç top) oynadık. Kendisini tokatladım elbette ve sonrasında Cihangir'de ağır aksak dolaşarak sohbete devam ettik. E sonra da eve geldim, yattım-kalktım, falan...
Bu akşam 2012 jamcanlarıyla buluşuyorum ve pek mutluyum; yarından itibaren neler yapıcam, belli değil. Bakalım bakalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder