Uzun zaman sonra ilk kez Alanya'dan yazıyorum. Son yazdığımdan beri -ki son iki yazıyı sosyal medyada paylaşmamıştım, çoğunuz okumamışsınızdır- epey bir şey oldu. Özetleyelim...
Genel sağlık sigortası için görevli geldi, mini görüşmemizi gerçekleştirdik ve sonrasında özgür kaldım, evde bekleme zorunluluğum sona erdi. Sonucu ise belediyeden hala öğrenemedim bu arada. Hemen o gün Seferihisar'a Burcu ve ustasının (Ayfer) yanına gittim. Bu arada Burcu'nun çıraklık maceralarını takip için lütfen buradan yakınız. 1 hafta boyunca Burcu ve Ayfer'le, -hatta ilk 2-3 gün Ayfer'in kardeşleri, annesi vs ile, yani kocaman bir güruh ile- takıldık.
Sonra seçimlerden hemen önceki Cuma günü İzmir'e Burak'ın evine geçtik. Ertesi gün, bir yıldır merak edegeldiğim Veysi Özdemir'i ziyaret edecektik. Veysi, Bayındır'ın bir köyünde, dağ başında bir başına yaşıyor üç yıldır. Biz de kaç aydır aklımızda olmasına rağmen bir türlü gidememiştik ama anca sıra geldi işte. Cumartesi öğlen saatlerinden Pazar aynı saatlere kadar Veysi ve muhteşem doğa ile güzel bir gün geçirdikten sonra -seçim günü- İzmir'e döndük. Önce Özgür'e uğrayıp yapmak istediğimiz etkinlikle ilgili konuştuktan sonra hep beraber Burak'a geçtik ve seçim sonuçlarını beklemeye başladık. Poff, bu kısımları hiç anlatmayayım, olan-biten herkesin malumu ve hala da abuk sabuk haberler gelmeye devam ediyor. Sonumuz hayrolsun.
Sabaha kadar seçim sonucu izleyip iki saatlik uykudan sonra devam ettiğim bir Pazartesi gününün akşamında Alanya'ya doğru yola çıktım. Son dönemde çok sık geldiğim anacuğumun evinden altı aydır uzak kalmıştım. Ve işte Salı'dan beri Alanya'dayım. Genelde evdeyim, kitap (İnsanat Bahçesi ve İçimizdeki Maymun da bitti bu arada) okuyorum; yoğun gündem nedeniyle çokça haber vs takip etmekten kendimi alamıyorum; bir de ara sıra dağda-taşta yürüyüşe çıkıyorum, güzel bir çimenlik alan buldum, orada yoga-meditasyon falan yapıyorum. Ha bir de ara ara, kitabımı yazmaya devam ediyorum. Omurgası ortaya çıkıyor gibi yavaş yavaş...
Dostların -hele manevi destek zaten çok yüksek de- maddi destekleri de sürüyor bu arada. O anlamda da sıkıntı çekmiyorum, ne mutlu ki!..
Dün gece itibariyle Burcu ve Özgür'le gerçekleştirmeyi planladığımız etkinliğin duyurusunu yapmaya da başladık, şimdi heyecanla başvuruları bekliyoruz. Jam'de, Council'de deneyimlediğimiz ve hayatımıza çokça yediriyor olduğumuz uygulamaları başkalarıyla da tanıştırmanın vakti çoktan gelmişti. Bu tip çalışmaları tekrarlamaya ve çeşitlendirmeye fazlaca niyetliyim ama hele şu birincisi geçsin tabii...
Ha bir de Likya Yolu, Karia Yolu ve benzeri parkurlarda yürümeye ve yürütmeye epey niyetliyim. Nisan sonundan itibaren bu tip duyurular da yolda gibi görünüyor.
Ehh, genel durumlar böyle işte. Şunu da yazmazsam eksik kalacak: Göçebelik beni yormaya başladı ve bir yere köklenme ihtiyacımda ciddi bir artış hissediyorum. Doğru kişileri bulduğum anda yerleşmek ve bir yerde durmak istiyorum galiba. Kitaplarımın, notlar aldığım defterlerimin, matımın, uyku tulumumun ve bilumum "şey"lerimin orada burada olması hissiyatı da pek yorucu. Artık bir merkez üssüm olsa da oradan çıksam seyahatlere, bir yandan yerleşikliğin güzelliklerini de deneyimleyeyim diyorum. Güzel olur, hımm?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder