5 Kasım 2012 Pazartesi

Faralya günleri - Likya (19-22 Ekim)

Gün 1 - Öğlene doğru nihayet Faralya'ya doğru yollandık. Şehir içinden başarabileceğimizden emin olmasak da yine otostopla (3 araç) önce Ölüdeniz'e ulaştık; orada şöyle bir denize girip çıktıktan sonra yine yola çıktık , uzunca bir bekleyişten sonra bizi Faralya'ya atacak olan "şanslı" araca bindik. Aracın duracağı yoktu da, Hülya önüne atlayınca mecbur kaldı. Toplamda 21 araçla Faralya'ya varmış olduk bu arada.

Hülya'nın birkaç yıldır geledurduğu George Housea geçtik. Çok cici bir yer, herkese öneririm. Rıdvan Amca (George), eşi, oğlu Hasan (gerçekten 10 numara bir adam, mekanı o işletiyor.) ve aileden birkaç kişinin çekip çevirdiği bir yer. Bizde çadır olmadığından bungalovda kaldık. Bu arada yemekler çok güzeldi, yazmadan geçemedim.

Orada bulunan bağdan toplanmış koca bir salkım üzüm üzümü yiyip kendimize geldikten sonra hemen Kelebekler Vadisi'ne indik. Tam da kaldığımız yerden çok keyifli ve hafif zorlu bir inişle geçiliyor (ya da deniz yoluyla), yaklaşık 40 dk.lık bir süreç sonrasında deniz seviyesine ulaşılıyor. 

İndik ve hemen denize attık kendimizi. Çok güzel ve berraktı ama aynı zamanda denizin yüzeyinde ince bir yağ tabakası da vardı maalesef. Bir süre yüzdük, bir süre taşlarda oturduk, uzandık; sonra orada karnımızı doyurduk. Bu arada ertesi sabah Argın'ın geleceğini öğrenip pek sevindirik olduk.

Geri tırmandık, gün batımının sonunu yakaladık, birer bira, sonra yemek, sonra muhabbet ve yıldızlar... 10'un üzerinde yıldız kaydırdıktan sonra hiç istemesek de ertesi sabah erkenden yürüyüşe gideceğimiz için saat 1 civarında yattık.

Gün 2 - Sabah 7'de kalktık, hızlı bir kahvaltıdan sonra Likya Yolu'nun ilk etabını yürümek üzere Hasan'la Ovacık'a gittik. Etap Ovacık'tan başlayıp Faralya'ya kadar sürüyor ve 12 km kadar uzunlukta; önce 2 saat kadar tırmanış, sonra yavaş yavaş inişle devam ediyor. Ovacık'ta Avustralya, Yeni Zelanda, İsviçre ve ABD'lilerden oluşan grupla yürüdük. Hasan ve grubun rehberi olan Yener de bizimleydi. Çok keyifli olan bu etap saat 1 civarında bitti. Öğlen George House büfede süper ötesi gözlemeleri, ayranları, patates salatalarını götürdük.

Sonra hamakta uyuklarken Argın geldi. Bir süre dinlendikten sonra 2. etap için (Faralya'dan Kabak'a - 8 km) Argın'la yola çıktık. 2. etap 1.si kadar süper değildi ama yine de güzeldi gayet. 1,5 satte falan asfalta çıktık; G.Afrika'lı bir çocukla karşılaşıp Kabak'a doğru yürüdük. O yorgun halimizle aşağı indik, denize girdik-çıktık ve hemen döndük. George House'da yeme-içme, sohbet-muhabbet, şarkılar... Gece Argın benim yatakta yattı, ben uyku tulumuyla çardakta açık havada... Fermuar sıkıştığından azıcık sıkıntılı bir gece oldu.

Gün 3 - Kahvaltı, tembellik vs sonrası 10:30 gibi Kabak'a daha bir deniz tarafından giden parkurdan yürüdük. Likya Yolu'nun parçası değilmiş bu yol, fekat inanılmaz güzeldi. Ağaçlar, kayalar, deniz... Öğleden sonra 3'e doğru döndük. Çay, menemen, çekirdek, Yula'nın (Macar bi insan kendisi) getirdiği antep fıstığı, bolca sohbet...

Akşam 6:30 dolmuşu ile Hülya'yı İstanbul'a yolculadıktan sonra Argın'la yemek, sohbet; yine yıldızlar... Yatmamızla birlikte çok miktarda yağmur başladı bu arada ve sabaha kadar devam etti.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder