Göçebe hayatı pek güsel, pek çok sevdim ben.
Bu sabah da kalktık, Bülent'le kahvaltımızı yaptık; sonra hayatımda ilk kez bir uzman psikolog ile görüştüm. Bu servisi zumbara'dan aldım bu arada. (bilmeyenler, en acilinden www.zumbara.com) "İyisin" dedi bana, "duygu ve düşüncelerin gayet tutarlı ve doğru çalışan bir süzgecin var..." gibi gibi. Zaten terapilik bir durumum olduğunu düşünerek gitmemiştim ama yine de böyle bir fırsatı değerlendirmek istemiştim. Çok güzel geçti; birçok şey paylaştım, yorumlar yaptı, 1-2 konuda fikirlerini paylaştı... İyi ki gittim.
Sonrasında, Duygu ve Kutsal'la buluşmak üzere Cihangir'e doğru geçtim, akşama kadar onlarlaydım. Sohbet, muhabbet, yeme - içme... Sonra İstiklal ve çevresinde dolandım, yeni deldirdiğim sağ kulağım için küpe baktım ama içime sinmedi. Biriyle gitmem lazım, kendim beceremicem bu işi. Bu arada İstiklal'de, 2011 (sanırım) 24 Nisan'ında askerde ölen (hatta kasıtlı olarak öldürüldüğüne yönelik ciddi iddialar olan) er Sevag Nişanyan ile ilgili bir yürüyüş vardı, son 2 aydır körelmiş aktivist tarafımla bu gruba katıldım. Hrant'tan sonra, bir kişi için daha "Hepimiz Ermeniyiz" diye slogan attım.
Sonra dans dersimi verdim, pek keyifli geçti, çok eğlendik. Ben kesin çok eğlendim de, öğrenciler de yüzüme gülüp arkamdan "deli bu yaa" diye konuşmuyorlardır umarım. ((:
Neyse sonra atladım 112'ye, yine Ekin'e geldim. Kapıyı anahtarımla açınca, "hop noluyo yaa, anahtarla giriyorsun bu saatte!" dedi; ben de kapıyı kapadım ve zili çaldım, geldi açtı sağ olsun. ((: Ayak üstü eğlendik işte... Gençlik... Bi'sürü ıvır zıvır atıştırdım, Ekin'in yaptığı muhteşeme yakın browni'den yedim.
Şimdi de işte günü özetleyip, 2 lokma bi'şeyler okuyup yatma zamanı geldi.
Keyfim pek yerinde. Çalışmamak güzel, işsizlik maaşı güzel, kira ödememek güzel, arkadaşlar-dostlar güzel...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder