Karacabey’e doğru yoldayız. Bülent kullanıyor, Burcu
yanında. Ben ve Hülya (şimdi uyuklamaya başladı.) arkadayız. Pek yazacak havada
hissetmesem de yazmak istedim. En azından “şunu yaptık, bunu yaptık” diye
özetlemek…
Hülya’yı alıp yola düştük akşam. Feribot kullanmadık da,
körfezden dolaştık. Seviyorum o yolu. Hepimiz açtık ama Orhangazi’de yenecek
köftelerin hayali ile tuttuk kendimizi; Burcu’nun getirdiği Muş ekmeği ve
hıyarlarla idare ettik. Orhangazi’ye varıp da Yusuf’ta köfteleri götürürken
beklediğimize değdiğini düşündüm ama.
Bu arada yolda, Bülent’in zengin ötesi arşivinden çok güzel
albümler dinledik; ama özellikle Bach – Oriental (ya da öyle bir isim) albümüne
bayıldık hepimiz. Bach’ın bestelerine perküsyonun eşlik ettiği çok güzel bir
çalışma. Şiddetle öneririm.
İşte sonra da Gemlik falan derken İzmir yoluna düştük. Pek
bi’şey yok içimde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder