21 Eylül 2012 Cuma

Ayvalık, Cunda

Sabah uyandığımızda küçük bir sürprizle karşılaştık. Epey yağmur yağmıştı ve hava kapalıydı. Ama bir saate günlük güneşlik olacaktı.

Kahvaltı ettik, sonra ekiplerden birinin (Bosna) kaldığı otele gittik, onlarla bi' görüşmemiz oldu. Öğlene doğru otele dönmüştüm. Önceki günden kalan son uyuzluk kırıntılarını da üzerimden atmayı başarıp Ayvalık, Cunda tarafına doğru gitmek üzere yola düştüm. Nereye gidilir, ne yapılır konularını da özellikle araştırmadım.

Ayvalık yoluna çıktım ve otostop çekerek Ayvalık'a ulaştım. Bu arada bu otostop işini o kadar içselleştirmişim ki, bugün ilk kez, farklı bir yolla gitmek aklıma bile gelmedi. Sevdim bunu ((: Sonra yürümeye başladım ve zaten bir daha durmadım. 6,5 saat boyunca, Google maps'ten baktığıma göre 15 km'ye yakın yol yürüdüm. Bunun en az 5,5 saati kemiksiz yürüme, sadece yemek yerken ve dönüş yolunda oturdum.



Önce Ayvalık sokaklarında gezdim bayağı, rastgele girdim oraya buraya, bir sürü fotoğraf çektim. Çok güzel bir yer gerçekten, taş Rum evleriyle, daracık sokaklarıyla...










Sonra Alibey Adası'na (Cunda) yürüyebileceğime ikna oldum ve yürümeye başladım. Tam adaya geçiş yapılan yere gelirken balıkçı görünce önce orada yemeğimi yemeye karar verdim.




Sonra Cunda'ya varana kadar epey yürüdüm, rastgele deniz kıyısına indim, rastgele geri çıktım, ağaçlardan incir yedim, adını bilmediğim ama kabuğu soyulup yenen kamaşık meyveden yedim. Çok çok güzeldi. Soldaki incir bu arada da, o meyveyi bilemedim. Hani iyice yumuşayınca yenilen, küçük kahverengi bi'şey. O işte!



Sonra Cunda'ya vardım, bikaç kere turladım. Tepelere çıktım, indim; neredeyse her sokağına girdim bir şekilde. En son iyice yoruldum artık.

Cunda'ya girdiğimden itibaren (hatta daha yoldayken de kaçınılmaz olarak aklımdaydı) balıkçılarda gözüm kaldı ama hem vakit erkendi ve acıkmamıştım, hem az harcamakta fayda vardı, hem de tek başıma rakı içerken motor taktığım için yeterince zevk alamıyordum. Sonuç: Evet, oturmadım. Akşam oluyordu zaten artık, dönme vakti gelmişti.

Yola düştüm, otostop çektim yine ama epey bir süre kimseyi durduramadıktan sonra bir traktör durdu. Hayatımın en konforsuz ve en keyifli yolculuğunu gerçekleştirdim Ayvalık'a kadar. Hatta videoyu yüklemeyi deneyeceğim şimdi...
Sonra Ayvalık'ı baştan başa yürüdüm yine. Zeytinyağlı, sakızlı kurabiye falan aldım... Sona yürüdükten sonra bir araç daha durdurdum ve Sarımsaklı'ya ulaştım. Saat artık 7 civarıydı, epey serinlemişti, rüzgar falan vardı. 5-10 dk. denize girdim; yorgunluğumu orada bıraktıktan sonra otele geldim. Duştur, yemektir vs... Bu arada otelin yemekleri vasatın da altında, ne acı...

Birazdan, birlikte geldiğim ekibe takılacağım. Onlar da bar-clup falan bi'şeyler diyorlardı. Çok enerjim yok ama en azından azıcık görüneyim.

Yarın da festival başlıyor bakalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder