Bu arada yarın akşam dans dersimin ardından ne yapacağımı,
nerede kalacağımı henüz bilmiyor olmam da ne garip.
Bugün çok keyifli geçti. Ama öncesinde, dün akşam yazdıktan
sonra Arizona Dream’i izlediğimizi paylaşmak istedim. Çok yıldır aklımda olan
ve bir türlü izleyemediğim filmlerden biriydi. Pek değişik bir film bu arada,
anlatması ne zor… Ama niye anlatayım ki zaten.
Hah işte, bugün çok güzeldi. Dardanos’a gitmeye karar
vermiştik dünden zaten. Hatta Yağmur (İstanbul’dan yenice bir arkadaşım) da
buradaymış, o da gelecekti. Sabah kalktık, Le Mantı’da hızlıca kahvaltı
ettikten sonra Yağmur’un bindiği otobüsü yakalamak üzere epey bir koşturmamıza
rağmen muvaffak olamadık. Ama Zeyd de pek oyalanıyor kardeşim. Evden de geç
çıkmıştık, sonra böyle oldu işte. Bir sonrakine atlayıp vardık Dardanos’a.
Zeyd’in anneannesine uğradık, Zeyd üst-baş değiştirdi ve nasıl becerdiyse, bunu
da 20 dakikada falan gerçekleştirdi. ((:
Yağmur’la ben de, onu beklerken anneanne ve komşularla
sohbet ettik. Hamur açıyorlar, erişte vs. hazırlıyorlardı. Nasıl şeker insanlar
ama… Bir de yaşlarına göre çok genç ve dinç. Bu arada, açtıkları yuvarlak
hamurları yerlere ve koltuklara dizmişlerdi ve hem benim, hem Yağmur’un bu
hamurları minder zannedip, bıraksalar üstlerine oturacak olmamızı nasıl
açıklamak lazım, hiç bilmiyorum.
Zeyd geldi nihayet, sahile gittik. İlk gittiğimiz yerde çok
kalmayıp biraz ileriye gittik ve akşama kadar orada takıldık. Pek keyifli geçti
tüm gün. Deniz çok güzeldi, muhabbet de öyle. Fotoğraf falan çektik. Sonra
artık akşama doğru anneanneye doğru gidip bi’şeyler atıştıracakken Yağmur bir
kez daha denize girmek istedi. Koştur koştur girdik, sonrası iyice keyifliydi.
Abuk subuk hallerde fotoğraflar çektik ve çok eğlenceliydi. Hatta ilk kez bloga
bu fotoğraflardan birkaçını ekleyeceğim sanırım. Koşarken, hoplarken,
zıplarken… Çok güldük ama, çok…
Anneanneye gidiş, o gün yapılan eriştelerden (hem de yine o gün yapılan tarhanadan da sosla yapmışlar, çok güzeldi), çay eşliğinde poğaça, kek vs. yiyiş, otobüse atlayış ve Yağmur’dan ayrılıp eve dönüş… Geldikten sonra da yine ara ara bi’şeyler yedik, içtik; kitap okudum, bugünkü fotoğraflara bakıp –fazlaca– sesli güldük, falan… Arada Jam’cilerden Ayşegül, Hülya falan aradı, çok güzel geldi; sonra Emek aradı, o da güzel geldi (evet, her şey güzel geliyo, n’apiyim!). Bu arada bugünlerde okuduğum ve an itibariyle bitirdiğim bir kitaptan ayrıca bahsedeceğim ama şiddetle tavsiye etmek istediğim için burada da adını geçirmek isterim: Ayrıntı Yayınları’ndan “Göğü Delen Adam” adlı kitap. Gerçekten çok iyi… Bana da Elif verdi, iyi ki verdi. Kısa da bir kitap ama çok şey var içinde. En az birkaç kez okuyacağım, gibi görünüyor.
Şimdi de biraz sohbet edip uyuyacağız herhalde. Yarın
sabahtan yollara düşeceğiz; bakalım neler gelecek başımıza…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder